RAMAZAN AYI VE RAMAZAN ORUCUNA NİYETİN ÖNEMİ

RAMAZAN AYI VE RAMAZAN ORUCUNA NİYETİN ÖNEMİ
Editör: Söyler Haber
02 Nisan 2022 - 01:06 - Güncelleme: 02 Nisan 2022 - 01:10



RAMAZAN AYI VE RAMAZAN ORUCUNA NİYETİN ÖNEMİ

Hazırlayan: Doç. Dr. Mehmet Salih GECİT
(AİÇÜ İslami İlimler Fakültesi)

Ramazan ayı, Kur’an’ın inmeye başladığı ve orucun farz olduğu aydır. Bu sebeple dinimiz açısından son derece önemlidir. Ramazan ayının fazileti, değeri, önemi konusunda bir çok ayet ve hadis vardır. Ayrıca Ramazan orucu ile ilgili bir çok hüküm vardır. Biz bu yazı dizisinde inşallah fıkıh ve ilmihal kitaplarında mevcut fıkhî hükümleri bir araya getirerek Müslüman kardeşlerimizin oruç ibadetlerini sahih bir şekilde eda etmelerine yarayacak bilgileri bir araya getireceğiz. Kardeşlerimizin burada beyan edeceğimiz hususlara dikkat göstermesi, oruç ibadetlerinin sıhhati açısından son derece önemlidir.
 
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Ey imân edenler! Oruç sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin üzerinize de farz olmuştur. Tâ ki takva sahibi olasınız.” (Bakara, 2/183) Buna göre oruç turanlar takva sahibi, yani muttaki kullar olurlar. Bu kulların diğer hususiyetlerini Yüce Rabbimiz bir başka ayette şöyle açıklamaktadır: “ (Onlar) Tevbe edenlerdir, ibadette bulunanlardır, hamd edenlerdir, oruç tutanlardır, rükûa, secdeye varanlardır, mâruf ile emir ve münkerden nehyeyleyenlerdir ve Allah Teâlâ'nın hududunu muhafazada buIunanlardır. İşte (o) mü'minleri müjdele.” (Tevbe, 9/112).

Ramazan ayı ve orucu hakkında Hz. Peygamber Efendimizin bir çok hadisleri vardır ki burada birkaç tanesini nakledeceğiz:

 
  1. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur." Kaynak : Buhari, Savm 5, Bed'ü'l-Halk 11, Müslim, Sıyam 2, (1079), Nesai, Sıyam 5, (4, 129)
  2. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz." Kaynak : Tirmizi, Savm 82, (807), İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)
  3. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez." (Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade var: "Oraya kim girerse ebediyyen susamaz." Kaynak : Buhari, Savm 4, Bed'ü'l-Halk 9, Müslim, Sıyam 166, (1152), Nesai, Sıyam 43, (4,168), Tirmizi, Savm 55, (765)

Bu ayet ev hadislerde farz olduğu beyan edilen oruç ibadeti İslam alimleri tarafından şöyle tarif edilmiştir: “Oruç, lügatte siyam, bir şeyden korunmak, tutunmak, çekinmek demektir. Bu, konuşma veya yemekten kaçınmak da olabilir. Dinî bir terim olarak ise oruç, imsak ile iftar vakti arasında ibadet niyetiyle yeme, içme ve cinsel münasebet gibi bozucu şeylerden uzak durularak eda edilen ibadettir.

Orucun bazı çeşitleri vardır. Farz olan oruç ise Ramazan orucudur. Ramazan orucu, hicretin ikinci senesinin Şaban ayında farz kılınmıştır. Bundan önce de diğer ümmetler için oruç farz kılınmıştı. Hz. Peygamber zamanında yaşayan ehl-i kitab, orucu çok iyi bilmekteydiler. Ancak Ramazan orucu, bu ümmetten önceki ümmetlere farz kılınmamıştı. Onların oruçları farklı şekil ve hükümlere tabiydi. İslam ümmetinin bu şekli ve hükümleriyle tuttuğu Ramazan orucu, Ümmet-i Muhammed'in bir özelliğidir.

Farz olan oruç, Ramazan ayında tutulan oruçtur. Orucun, Ramazan ayında tutulmasının farz olduğunun delili şu ayettir: “(Orucun size farz kılındığı o sayılı günler) Ramazan ayıdır ki insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti açıklayan, hakkı ve bâtılı birbirin­den ayıran Kur'an o ayda indirildi.” (Bakara, 2/185). Bu ayette bir ay boyunca oruç tutulması emredilmiştir. Bu nedenle Ramazan ayının farz orucu olarak bir aydan az oruç tutulacağını iddia edenlere itibar edilmez. Bu ayetin yanında hadisler de Ramazan ayının bir aylık orucunun farz olduğuna delalet etmektedir. Örneğin bir hadiste Hz. Muhammed (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş şey üzerine bina olunmuştur: Allah'tan başka ilah ol­madığına ve Muhammed'in, O'nun kulu ve rasûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan oru­cunu tutmak.” (Buhari 8, Müslim/l6)

Ramazan ayının orucu İslâm'ın rükûnlanndan ve dinin zorunlu farzlarından biri olduğu İçin onun farziyetini inkâr eden kâfir olur. Eğer kişi İslâm'a yeni girmiş veya âlimlerden uzak bir memlekette doğup büyümüş ise mazurdur, ancak ona orucun farziyeti ve hükümleri anlatılmalıdır. Bunları öğrendikten sonra mazur görülemez. Bununla birlikte orucu özürsüz olarak terkeden kişi, orucun farziyetini inkâr etmiyorsa ve 'Ben orucun farz olduğuna inanıyorum, fakat oruç tutmuyorum' diyorsa, o kişi fasıktır, kâfir değildir. Orucu inkâr eden veya kasden tutmayanların farklı hükümleri fıkıh kitaplarında beyan edilmiştir.

Ramazan orucunda dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden birisi de niyettir. Özellikle Ramazan’ın ilk gecesinde imsaktan önce niyet konusundaki şu hükümlere ve bilgilere azami dikkat edilmelidir:

Ramazan orucunun niyetinde şu hususların bulunması gerekir:
  1. Niyeti gece yapmak: Fecir doğmadan önce 'yarın oruç tutmaya niyet ettim' demek şarttır. Eğer fecirden sonra niyet edilirse, hem niyet, hem de oruç batıl olur.
  2. Tutulan Orucu Tayin etmek: Bu, orucun çeşidini belirlemektir. Meselâ kişi 'Yarın Ramazan orucunu tutmaya niyet ediyorum' diye kalbinden geçirmelidir. Eğer belirli bir oruca değil de mutlak olarak oruç tutmaya niyet ederse, niyeti sahih olmaz. Çünkü Hz. Peygamber'in 'Ameller ancak niyete göredir' buyurduğunu biraz önce nakletmiştik.
  3. Niyeti her gece tekrarlamak: Her gece fecirden önce gelecek günün orucuna niyet etmek gerekir. Bütün ay için bir defa niyet etmek yeterli olmaz. Çünkü Ramazan orucu, tek bir ibadet değildir. Her gün, ayrı bir ibadettir. Bu nedenle de her iba­det için ayrı bir niyet gerekir.
Kalben niyet getirmek, dil ile de ikrar etmek: Niyetin yapılma şekli şöyledir: Niyet, orucu kasdetmektir. Niyetin yeri kalptir. Kalp de olmadıktan sonra dil ile niyet etmek yeterli olmaz. Niyetin dil ile söylenmesi de şart değildir. Ancak kalben söylenmesini te’kid edip pekiştirmesi niyetin getirilip getirilmediği hakkındaki şüphe ve vesveseleri defetmek için faydalıdır. Niyet ederken dille söylemek sünnettir. Çünkü dil, kalbin yardımcısıdır. Meselâ niyet ederken şöyle demek sünnettir: "İçinde bulunduğumuz ramazan-ı şerifin yarınki farz orucunu yüce Allah için tutmaya niyet ettim."

Niyet konusunda bilinmesi ve ihmal edilmemesi gereken önemli şeylerden birisi de şudur: Niyetin, tutulan her günün orucu için yenilenmesi vaciptir. Ayrıca niyetin, akşamleyin de olsa gece içinde, ama fecirden önce yapılması gerekir. Geceleyin fecrin doğmasından çok önce yapılır da sonra oruca aykırı düşen bir davranışta bulunulursa, niyet yine de geçerliliğini korur. Çünkü oruç gece değil gündüz vuku bulmaktadır.

Tutulacak olan oruç, ramazan orucu, kefaret veya adak orucu gibi farz oruçlardan biri ise, niyetin geceleyin şu şekilde yapılması gerekir: "Yarınki ramazan orucuna..." veya “Nezretmiş olduğum oruca niyet ettim."

Nafile oruçta ise, geceden niyet etmek veya orucu tayin etmek şart değildir. Zeval'den önce mutlak olarak oruç tutmaya niyet etmek yeterlidir. Bunun delili, Hz. Aişe'den rivayet edilen şu hadîstir: Hz. Peygamber, birgün Hz. Aişe'ye 'Yanınızda bir yiyecek var mı?' diye sordu. Hz. Aişe 'Hayır' deyince, Hz. Peygamber 'O halde ben bugün oruçluyum' dedi. Buna göre tutulacak olan oruç nafile bir oruç ise, niyetin gündüzleyin de yapılması yeterli olur. Tabii bu niyet en geç zeval vaktine kadar yapılmış olmalı ve niyetten önce de oruca aykırı bir davranışta bulunulmuş olmamalıdır. Zahir olan görüş böyledir.

Hanefî mezhebine göre ise, bütün oruç çeşitlerinde niyetin imsak vaktinde (fecrin doğuşu esnasında) yapılması efdaldır. Ama Ramazan orucu kaza edilirken niyetin mutlaka fecir doğarken veya daha önce yapılması zorunludur. Ramazan orucunun edası ile ramazan dışında tutulan nafile veya muayyen adak oruçları için niyetin fecir doğduktan sonra da yapılması caizdir.

Sahura kalkmak bütün oruç çeşitlerinde niyet yerine geçerli olmaz. Ancak sahura kalkan kişinin hatırına oruç tutmak gelir ve oruca niyet ederse ya da oruç tutmak niyetiyle sahura kalkarsa niyeti geçerli olur.

Yine aynı şekilde fecrin doğması esnasında, orucu bozulur korkusuyla sahur yemeğini yemekten çekinen kişinin bu davranışı da niyet yerine geçerli olur.

Mâlikîler, ramazan ayı başında bütün ramazan ayı için ve peş peşe tutulması gereken diğer oruçlar için başlangıçta bir defa niyet edilmesini yeterli görürler. Niyetin ne zamana kadar yapılabileceği hususunda ana kural bunun imsak vaktinden önce tamamlanmış olmasıdır. Zira Resûl-i Ekrem, “Fecir doğmadan (imsak vaktinden) önce niyet etmeyenin orucu yoktur” demiştir (Dârimî, “Ṣavm”, 10; Tirmizî, “Ṣavm”, 33; Nesâî, “Ṣıyâm”, 68). Mâlikîler bu kuralı bütün oruç çeşitlerine uygular. Diğer üç mezhepte ise başka bazı hadisler de göz önüne alınarak orucun çeşidine göre şu sonuçlara ulaşılmıştır. Şâfiîler ve Hanbelîler, imsak vaktine kadar niyet etme zorunluluğunun farz/vâcip oruçlar hakkında olduğu kanaatindedir; nâfile oruçlara Şâfiîler’de istivâ vaktine (gün ortasına) kadar, Hanbelîler’de gün ortasından sonra da niyet edilebilir. Hanefîler’e göre bütün oruç çeşitlerinde imsak vakti girerken veya geceden niyet edilmesi daha iyi olmakla birlikte zamanı belirli oruçlarla (ramazan orucunun edası ve belirli günde tutulması adanmış oruç) nâfile oruçlara güneşin batmasından itibaren ertesi gün gün ortasına kadar niyet edilebilir; bu durumda imsak vaktinden niyetin yapıldığı âna kadar da oruç yasaklarının ihlâl edilmemiş olması gerekir. Diğer oruçlara ise imsak vaktine kadar niyet edilmiş olması şarttır.

Bu bilgilerden sonra sonuç olarak şunu söylemek gerekir: Ramazan’ın ilk gecesinden itibaren her gece ayrı ayrı bir sonraki günün orucuna niyet getirmek şarttır. Ancak daha sonraki gecelerde nisyan ile malul olan ve unutkanlık yüzünden niyet getirme şartını yerine getiremeyecek ihtimali olan her insanın ilk gece Maliki Mezhebini taklid ederek “bütün Ramazan boyunca niyet getiriyorum.” diyerek toplu niyet getirmesi bir aylık orucunun sıhhati açısından önemlidir.

Tüm Müslümanların Ramazanını tebrik eder, oruç ve diğer ibadetlerinin makbul olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.

(Kaynaklar: TDV İslam Ansiklopedisi, Oruç Maddesi; Halil Gönenç, Büyük Şafii İlmihali; Mehmet Keskin, Büyük Şafii İlmihali)

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum