FUAT SÖYLER'İN KALEMİNDEN DEVŞİRMELER…

DEVŞİRMELER… 1

FUAT SÖYLER'İN KALEMİNDEN DEVŞİRMELER…
11 Haziran 2020 - 06:59

DEVŞİRMELER…

1.BÖLÜM

Devşirme, Osmanlı İmparatorluğunun ele geçirdiği özellikle Rumeli ve Balkanlardaki Hiristiyan topraklardan genç ve yetenekli çocukların toplanarak, sıkı bir eğitim altında üstün bir asker ve yönetici sınıfı oluşturma sistemin adıdır. Bunun bir kanunnamesi ve nizamnamesi vardır.

Gönüllü ve Rızaya dayalı bir sistemdi.
Mimar Sinan gibi bir çok mimar, Sokullu , Pargalı İbrahim gibi yöneticiler, Cihannüma Sultan, Hürrem Haseki Sultan gibi hanım sultanlar, Yeniçeri gibi askeri birlikler; ırk ayrımına uğramadan İslama ve Osmanlıya gönüllü hizmet etmişlerdir, başarılı olanlar yükselmiş hatta paşa olmuştur.

Osmanlıdaki devşirme sistemi; nizami alem anlayışı ile yapılmıştır.

Avrupa Devşirme Sistemi:
Avrupa, kendisinin güçlendiği , Osmanlının zayıfladığı son yüz elli yılda , bu sistemi, bize karşı başarılı bir şekilde kullandı, kullanıyor.
Sadece bize karşı değil, halen Müslüman devletlere karşı da kullanıyor. En güzel örneği İngiltere'de eğitim alan Mısır'ın darbeci lideri Sisi'dir.

Osmanlı'nın Avrupa’dan uzman subay, teknisyen ve mühendis getirmenin yeterli olmadığının anlaşılmasıyla; memleketi yeniden ayağa kaldırmak, eski gücüne kavuşturmak amacıyla Avrupa'ya eğitim için gönderdiği gençler(bunların önemli bir bölümü yetimdi), çeşitli yöntemlerle baştan çıkarıldılar.

Onlara hep batının medeni yüzü gösterildi. Avrupa'nın bohem yaşam tarzı özendirildi.
Tevfik Fikret " Haluk" adlı eserinde; Avrupa'ya eğitim almaya giden bir gencin, kendi değerlerinden giderek kopması ve en sonunda gittiği ülkede bir Papaz olarak kalmasını çok hazin bir dille anlatır.

Memleketlerine dönen bu eğitimli ama değerlerinden arındırılmış, kültürel batılılaşma” ve “taklitçilik hastalığına” tutulmuş gençler, bohem yaşam tarzını Osmanlı'ya dayatmaya başladılar.Öğretmen, Gazeteci, Subay, mühendis. Oldular. Önemli yerlere geldiler..

Bu eğitimli(!) gençler, İslam'a ve Osmanlı'ya hizmet etmek yerine, batıya ve onun argümanlarına hizmet ettiler.
Muhammed İkbal bunu şöyle açıklar: Batı’ya eziklik ve aşağılık duygusu içerisinde yaklaşmanın sebebidir bu.
Avrupa'da eğitim almış ama değerlerinden kopartılarak devşirilmiş bu eğitimli gençler, Osmanlının yıkılmasına, dolayısıyla İslam coğrafyasının dağılarak, parçalanmasına sebep olmuşlardır.
Bu yıkılmanın ve parçalanmanın izleri günümüze kadar devam etmektedir..
Bu devşirmeler ve onların yetiştirdiği nesiller, son yüz yılımızda büyük etki sahibi oldular..
Kendini bu toplumdan üstün ve elit gören, bu ülkenin kaymağını yiyen, ama laftan başka bir şey üretemeyen batı hayranı bu güruh, bu asil milleti, hep Avrupa'ya monte etmenin gayreti içinde oldu ve her seferinde başarısız oldu..

Çünkü; unuttukları bir şey vardı. Binlerce yıllık biriktirilmiş ve içselleştirilmiş maneviyatı ile bu kadim, bu ferasetli ve sabırlı necip millet, kendisine benzeyen bir lider gördüğünde, onunla tekrar güç bulmuş ve yeniden dirilişe geçmiştir.

Devşirmeler günümüzde de bu devlet ve Millet için ciddi engel oluşturmaktadırlar.
Bu ülkenin ayağında, hep bir pranga oldular..

Rahmetli annem derdi ki; "Kaz, kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmiyor"
Bu söz tam da bu bunlara uygun…

Eğitim sistemimiz hala batının argümanları ile dolu.

Son yüz elli yıldır , bu milletin özüne uygun olmayan bu argümanlarla yetiştirilen , bilinci devşirilmiş, güya eğitimli insanlar,
Bu ülkenin yaptığı ve her biri bu milleti daha da büyüten ve geliştiren her şeye karşı çıkmayı , (2. Abdülhamid'e de böyle söylemlerle karşı çıktılar) kendilerine marifet ve görev biliyorlar…
Nineleri ve anneleri baş örtülü olduğu halde, başını örten insanları küçümsediler.
Dedeleri Trablusgarp'ta, Çanakkale'de , Sarıkamış'ta, Kurtuluş Savaşında, Cebinde, Kuran ile Şehit olurken ; bunlar İslam dinine ait değerleri reddedip, küçümsediler.
Bunların öğündükleri siyasetçiler, Camiileri ahıra çevirip, evinde Kuran bulunan insanları, hapse attılar. Şapka konusuna girmiyorum bile..

Bu devşirmelerin benlikleri, çok geçmişe gitmiyor, sadece Cumhuriyetten sonrasında var olduklarına inanıyorlar.Ötesi yok.
Oysa unuttukları bir gerçek daha var.Cumhuriyeti kuranların tamamı Osmanlının yetiştirdiği ve görevlendirdiği subaylardı.
Ama onlara sorarsanız; Cumhuriyeti kuranlar , Osmanlıdan önce yoktular.Adeta Cumhuriyeti kurmak için uzaydan geldiler :))

Devşirilmiş ve azgın azınlık diye tabir edilen bu güruh ; Kendileri gibi güzel konuşamayan! insanların , doğal şiveleri ile yıllarca dalga geçtiler.
Anadolu kadının, erkeğinin kıyafeti ile alay ettiler.
Aşık Veysel buna en güzel örnektir. Ankara'ya çağırıp kıyafetini beğenmeyince , radyoya çıkarmayıp, sokakta bıraktılar..!

Bu azgın azınlık sanata, edebiyata, sinamaya, basına hakim oldukları icin; filmlerinde, kitaplarında, oyunlarında , batı karakterlerini hep en iyi karakter yapıp; başrol verdiler;
bu toprağa ait olanlar ise; kötü ve emredilen kapıcı, şoför imam, ev hanımı, sakallı yaşlı amca, şeyh, başörtülü analar , camide namaz kılanlar oldu..

Noel Babayı kurtarıcı belleyip, Nasreddin Hoca ile dalga geçtiler..

Kel oğlanla dalga geçip, yalandan sürekli burnu büyüyen Pinokyoyu kahraman yaptılar..

Örnekleri çoğaltmak mümkün..
İslama yabancı, ama batı felsefesini ezbere bilen, Zeusu Tanrı zanneden, Hira yerine, Olimposun çocukları oldular..

Denize bakan yazlıklarında rakı içip, güneşin batışını izleyip, batı müziği dinleyip, Mozarta hayranlık, Dede Efendiye hakirlik gösterdiler.
Bu kadim , sağduyulu ve ferasetli mujafazar millete ait ne varsa aşağılayıp, alay edip , yok saydılar..

Bu milletin yetiştirdiği milli ve yerli liderlere, batının içimizde devşirdiği veya satın aldığı siyasiler, iş adamları ve gazetecilerin işaretiyle; saldırılara geçtiler.
Her seferinde; ordunun içindeki, batı malı cunta da ; bunları fırsat bilip , ya gözdağı verdi ya da darbeler yaptı. Her seferinde bu ülkenin gelişmesi ve büyümesi durduruldu ve engellendi.

Bu Cuntacı devşirmeler 15 Temmuz Darbe girişiminde tanklar geçerken alkışlarla karşıladılar.
Evlerinde darbe şarkıları dinleyip, kahvelerini yudumlayıp televizyonun başına geçtiler..

Darbe başarılı olsaydı, memnuniyet duyup, çok büyük keyif alacaklardı.
Ama bu ferasetli , şuurlu millet , liderinin sözünü dinleyip, sokağa çıktı darbecileri derdest etti.
Darbe başarısız olunca, çıkıp , kontrollü darbe dediler.
Bunlar her zaman ,düşmanımın düşmanı benim dostumdur politikası güttüler.
Bu yüzden bütün şer güçleri ile çekinmeden ortak hareket ettiler, etmeye devam ediyorlar..
.
Özetle; Tarih bilincinden de yoksun bu bireyler, batıyı ulaşılması zor bir mit, bu coğrafyayı da ilkel ve cahil gördüler.

Bunlar, ezbere ve klişe kısa slogan cümlerle konuşuyorlar.
Kitap okuyorlar evet. Ama daha çok aşk kitabı, yada kendi mahalle yazarlarının kitaplarını okuyorlar. batının tarihini, Olimposun tarihini okuyorlar. Hira'dan hoşlanmazlar. Waterloo Savaşını ezbere bilirler ama Bedir'i, Kût'ül-Amâre savaşını bilmezler.
Hollanda başbakanın bisiklete binmesinden hayranlıkla bahsederler, ama yanındaki köle ile kendini bir tutarak; yolda sırası geldiğinde devesine binmesini isteyen, adalet timsali, İslam Halifesi Hz. Ömer'den bahsetmezler.

Dünyaları, lüks yerlerde alışveriş yapmak, zengin mahallerinde pahalı kahveler içmek, güzel arabalara binmek ve tatil yapmak olan bu insanlar, kendini toplumun esas kesiminden de soyutluyorlar..

Hakka girmemek için şunu da söylemek lazım. Bu güruhun içinde olup ta; vicdanlı ve ahlaklı ve bu millete sadık insanlar da var
Ama bunlar , azınlıkta oldukları için bu mahallenin büyük baskısı ile karşılaşıyorlar..

Bu devşirmeler ve onların devamları olan nesiller bu ülkede yapılan her güzel ve faydalı şeye karşı çıktı ve çıkıyorlar..

Köprü yapıldı karşı çıktılar, yol yapıldı, Otoban yapıldı , karşı çıktılar.
Avrupa'nın en büyük havaalanı yapıldı yine karşı çıktılar.
Hızlı trenler, marmaraylar, havaalanları, üniversiteler, okullar, yurtlar, köprüler, barajlar, gemiler, , uçaklar, ihalar, santraller…
Ne yapıldıysa yine de yaranılmadı bu iflah olmaz, mutsuz güruha.
Yapılan hiç birşey, bunları memnun etmedi.
Yapıldı eleştirdiler, yıkıldı yine eleştirdiler.
Sağlık alanında destansı bir mücadele verildi.
Dev hastaneler yapıldı.Binlerce km uzaklıktaki vatandaşlar özel uçaklarla Türkiyeye getirildi. Alkışlamak yerine küçümseyip , eleştirdiler.
Hatta gelen o özel uçakların içinde onlar da vardı. Ama onlar teşekkür etmek yerine , devlete, millete sövmeye devam ettiler.
Oysa tedavileri , diğer ülkelerde paralı, Türkiye bedavaydı. Buna bile küfrettiler.
Maskeler fahiş fiyatla satılmaya başlandı eleştirdiler, maske satışı yasaklandı eleştirdiler, Bunun yerine devlet maske dağıtmaya başladı, eleştirdiler.Maske satışı serbest bırakıldı yine eleştirdiler.
Allah aşkına bu nasıl bir ruh halidir.İnanın anlamak mümkün değil.
Çarşı, her şeye karşı..
.
Kürtçe de bir küçük bir hikaye var.Türkçe'ye uyarlayarak söyleyeyim.
"Kocası, çalışkan ve maharetli olmasına rağmen hanımını beğenmiyormuş.Gönlü süslü bir hanımdaymış. O nedenle hanımı, ne yaparsa yapsın kocasının gözüne giremezmiş.
Hanımı ekmek pişirmek için elekle un elerken, beyi görüp hanımına bağırmış. "Hanım hanım senin her yerin neden oynuyor?" diye çok kızmış. Hanımcağız şaşkın, ne yapsın.? Un elerken her insan sallanır.???? Ama kocaya bahane ya?

Bunların ki de bu mesele Gönûlleri başkasında..habire bahane arıyorlar..

Ancak; bunlar, beğendikleri siyasi liderleri, en basit bir iş yaptığında bile yere göğe sığdıramazlar..O ufak olayı büyütüp ballandıra ballandıra anlatırlar..

Ama, Suriye'de binlerce insan, çoluk çocuk bombalar altında öldü, önemsemediler, "bize ne" dediler.
Fransa'da Charlie Hebdo saldırısında ölenler için günlerce yas tuttular. Sosyal medyada profil resimlerini Fransız bayrağı ile donattılar.
Aylan bebek için timsah gözyaşı döküp, ertesi gün unuttular.
Yıllardır, İsrail zulmü altında, inleyen Filistin için bir paylaşım bile yapmadılar..
Kedilerine, köpeklerine verdikleri değeri, Türkiye'ye, varil bombalarından kaçarak gelen mazlum insanlara göstermediler.
Vicdan, merhamet ve hoşgörüyü mazlumlardan ve bu toprağın insanlarından esirgediler…

Kaçak villa yapan, Atatürk'ün maneviyatını kullanarak kitap yazan ve bu kitabı binlerce lirayla satan, TV'lerde sarhoş ağzıyla yalan dolan konuşup, iftira atan devşirme gazetecileri çılgınca alkışladılar…
Onlar gibi düşünmüyor ve onların değerleri ile yaşamıyorsanız, ya yobaz ve gerici, ya faşist, ya Atatürk düşmanısınız demektir.
Bunlar rakı masalarında solcu, AVM'lerde kapitalist, Ramazan Bayramlarında (onların deyimiyle şeker bayramında) Müslümanlar..

2.BÖLUM

Batı gibi olalım, batılı olursak kurtuluruz diyenlerin bilmesi gereken şeyler de var tabii..

Hayran oldukları batı, yüzyıllarca birbirini hunharca yok etmiş, barbarlık ve sömürgecilikle zenginleşmiş, insanları köle olarak kullanmış, en büyük ırkçılık faaliyetlerine sahne olmuş, adaleti, hukuku sadece kendine yontan, kendi dışındaki diğer tüm toplumlara, yaşama hakkı tanımayan, kendini İslam coğrafyasını , medeniyetini, eserlerini yok etmeye adamış , çıkarları zedelendiğinde birbirlerine düşman olmaktan çekinmeyen, insanın en ilkel halini temsil eden bir vahşi batı var.

Vahşi batı kavramı sadece Amerikayı değil, Avrupayı da kapsamaktadır.Dünya tarihini biraz bilen herkes bu vahşiliği ve barbarlığı görecektir.
Avrupa'nın barbarlığı sömürgeciliği , ırkçılığı, üsten bakışı, medeniyetleri yok etme planı halen devam etmektedir.
Oysa yüzlerce yıl süren ve Osmanlı ile zirveye çıkan İslam medeniyeti, dünyaya barış, huzur, düzen, ve bereket getirmiştir. Farklı dindeki insanlar bile huzuru, İslam yönetimlerinde bulmuştur. Endülüs zamanında, İslam bilimde ve felsefede zirveyi yakalamıştır.

1400 yıl önce köleliği yasaklayan, kız çocuklarını diri diri gömülmekten kurtaran İslam hızla gelişirken, Avrupa ormanlarında medeniyetten eser yoktu.
Unutulmamalıdır ki; daha yüzelli, ikiyuz sene evvel bile Amerika ve Batı tamamıyla , İslam'dan geri idi
Avrupa'nın bir çok ülkesinde, çocuk köleler vardı. İngiltere'de, isteyen koca, beğenmediği eşini köle pazarında sorgusuz, sualsiz satışa çıkarırdı.

Amerika, Afrika'dan siyahi insanları, adeta avlayıp getirerek , tarlalarda ve en kötü işlerde kullanarak köleleştirdi.
Amerika ve Avrupa, köleler sayesinde zenginleşti.
Afrikayı ve Orta Doğuyu halen iliğine kadar sömürmeye devam ediyorlar..

Avrupa'da tuvelet ve yıkanma kültürü yok iken, İslam da temizlik en önemli bir şeydi

Engizisyon mahkemelerinde insanlar sorgusuz sualsiz idam edilirken, İslam mahkemelerinde padişahla, gayri müslim bir tutularak yargılama yapılıyordu.

Fransızlar, kanunlarının büyük çoğunluğunu , Kanuni dönemindeki Osmanlıdan aldılar.

Parfümün bulunma sebebi, Paris sokaklarını kaplayan tuvalet kokuları idi.
Sizin hayranlık duyduğunuz batı medeniyetinin kökeni budur, ey devşirmeler!

Ama son ikiyüzyıl da, binbir oyunla aramıza o kadar nifak, hile , desise soktular ki; o koca İslam bloğunu paramparça ettiler.Vasıfsız yöneticiler, hırslı alimler, oyunlara alet olanlar, satılmışlar yüzünden, biz geriledik, onlar da büyüdü.
Onlar birlik olurken, biz dağıldık.
Ancak;
yaklaşık son 17 yıldır Türkiye, yeniden büyümeye, gelişmeye, dünyadaki mazlumlarla daha çok ilgilenmeye başladı..
Hasta adam dedikleri devlet, yeniden dizlerinin üzerine kalkmaya, yürümeye, hatta koşmaya başladı.. Coğrafyasına hakim olmaya başladı.
Bağırsağında ki pislikleri temizleyerek daha sağlam bir bünyeye kavuşmaya başladı.
Doğal olarak, Türkiye'nin bu yükselişini istemeyen batı çok ama çok rahatsız oldu .
Ortadoğu da, Egede, Akdeniz de giderek güçlenen bir Türkiye onları hayli korkutmaktadır.

Çesitli entrikalarla üzerimize geldiler, geliyorlar , gelecekler.

Bu olacak.
Ancak; biz birlik olursak, güçlü duruş sergilersek, son iki yüzyıldır uyuyan devin uyanmasını ve dünyaya yeniden adalet ve barış getirmesini kimse engelleyemez.
Son söz olarak;
yeni yetişen nesillerin milli ve gerçekten yerli kimlikle bezenmeleri, milli ve yerli büyük projelere imza atmaları ve sayılarının hızla artması büyük umutlar vadediyor. Bu gençler ve projeler arttıkça
içimizdeki batı hayranı ve çeşitli yöntemlerle devşirilmiş milli ve yerli olmayanların gücü ve etkisi daha da azalmış olacaktır.
Saygılarımla.
Fuat Söyler


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum